‘LAİKLİĞE VE BİLİME MEYDAN OKUMA!..’
Samsun’da EĞİTİM-SEN üyeleri, 2024-2025 eğitim öğretim yılı nedeniyle yaptıkları açıklamada, “Müfredat değişiklikleri lalikliğe ve bilime açık bir meydan okumadır” iddiasında bulundu
Samsun’da, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası(EĞİTİM-SEN) üyesi bir grup, yeni eğitim öğretim sezonuna dair bir basın açıklamasında bulundu. EĞİTİM-SEN açıklamasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredatı sert sözlerle eleştirildi.
EĞİTİM MASRAFLARI SÜREKLİ ARTTI
Süleymaniye Geçidi’nde yapılan açıklamada Şube Başkanı İsmail Yavuz, EĞİTİM-SEN’in ‘Eğitim Durum Raporu’nu açıkladı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan İsmail Yavuz, özetle şunları söyledi:
“2024-2025 eğitim-öğretim yılı, Türkiye’de eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı derin sorunların gölgesinde başlamaktadır. Ekonomik krizin ağırlaşarak sürmesi nedeniyle eğitim masraflarının artması, ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitimi dinselleştirilmesi çabaları, laikliğe ve bilime aykırı müfredat değişiklikleri, öğrencileri Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) yönlendirme girişimleri, Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK) tartışmaları, çok sayıda bölgede taşımalı eğitime son verilmesi gibi konular bu eğitim yılının temel tartışma başlıkları arasında yer almaktadır.
KALABALIK SINIFLAR VE DİNİ CEMAATLER
Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmemesi, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakaları geçtiğimiz eğitim öğretim yılında da devam etmiştir.
Türkiye’de milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için gerekli adımlar atılmazken, çocuk ve gençlerin ekonomik sorunlar nedeniyle eğitime erişim hakkını ihlal eden uygulamalar devam etmektedir.
EĞİTİMDE EŞİTSİZLİKLER ARTARAK SÜRÜYOR
Türkiye’de eğitim sistemi, bölgesel farklılıklar nedeniyle derin eşitsizliklerle karşı karşıyadır. Özellikle kırsal alanlardaki okullar ile büyük şehirlerdeki okullar arasındaki fiziksel koşullar, öğretmen sayısı ve eğitim materyallerine erişim gibi konularda ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum, öğrencilerin eğitimde eşit olanaklara sahip olmasını engellemekte ve başarı düzeylerinde büyük farklılıklara yol açmaktadır.
KIZ ÇOCUKLARI VE MÜLTECİ ÇOCUKLAR
Eğitimde en dezavantajlı gruplar arasında kız çocukları, mülteci çocuklar ve engelli çocuklar yer almaktadır. Bu grupların eğitime erişiminde yaşanan sorunlar, eğitim sisteminin adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak işlemediğini göstermektedir. Kız çocukları, özellikle kırsal bölgelerde çocuk yaşta zorla evlilik ve toplumsal baskılar nedeniyle eğitimden koparken, mülteci çocuklar dil bariyerleri ve ekonomik zorluklar nedeniyle eğitimlerine devam etmekte zorlanmaktadır.
Eğitim, herkese eşit koşullarda sunulması gereken temel bir insan hakkı, aynı zamanda devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir haktır.
MEB’İN MÜFREDAT DEĞİŞİKLİKLERİ
MEB’in müfredat değişiklikleri laikliğe ve bilime açık bir meydan okumadır. Başından sonuna siyasal-ideolojik bir dayatma olarak hazırlanan ve ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adıyla kamuoyuna açıklanan müfredat değişiklikleri, eğitim sistemini siyasal İslamcı biçimde yeniden şekillendirme çabalarının somut bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni müfredatta, siyasal İslamcı öğretiler, özellikle de Sünni İslam’ın, ders kitaplarında daha belirgin hale getirildiği gözlemlenmektedir. Bu durum, laik eğitim anlayışıyla çelişmekte ve eğitimdeki dini çeşitliliğin yok sayılması anlamına gelmektedir. 2024 müfredat değişiklikleri ile Cumhuriyet dönemi daha yüzeysel bir şekilde ele alınmaktadır. Türk-İslam sentezine dayalı bu yaklaşım, demokratik ve laik bir toplumda yetişmesi gereken genç nesillerin çoğulcu bir tarih anlayışından mahrum kalmasına neden olacaktır.
ARTAN OKUL VE KIRTASİYE MASRAFLARI
2024-2025 eğitim-öğretim yılı başında öğrenciler ve veliler, artan okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıyadır. Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, yüksek enflasyon ve derinleşen ekonomik kriz, eğitim giderlerini de ciddi anlamda katlamıştır. Kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri vb. gibi temel okul ihtiyaçlarına gelen fahiş zamlar, öğrenci ailelerin bütçelerinde büyük gedikler açmaya başlamıştır. Bu durum, özellikle dar ve orta gelirli ailelerin eğitim masraflarını karşılamalarını zorlaştırmaktadır. Özellikle kırsal bölgelerde ve düşük gelirli semtlerde yaşayan öğrenciler, kırtasiye malzemelerine, okul kıyafetlerine ve beslenme gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta zorlanmaktadır. Veliler, sadece okul ve kırtasiye masraflarıyla değil, aynı zamanda beslenme, ulaşım ve diğer eğitim dışı giderlerle de mücadele etmektedir. Eğitimde giderek artan piyasalaştırma ve ticarileştirme politikaları yerine, kamusal eğitim anlayışı benimsenerek eğitime erişimin önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve tüm öğrencilerin eşit şartlarda eğitim alması için gerekli adımlar acilen atılmalıdır.
EĞİTİM HAKKINA ERİŞİMİN ÖNÜNDEKİ
ENGELLER KALDIRILMALIDIR
Okul ve kırtasiye masrafları devlet tarafından karşılanmalıdır. Dar gelirli ailelerin eğitim masraflarını karşılayabilmesi için devlet desteği sağlanmalıdır. Özellikle ilköğretim seviyesinde her öğrenciye ücretsiz kırtasiye yardımı yapılmalıdır. Bütün eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz yemek hizmeti sunulmalıdır. Bu temel koşulun sağlanması için eğitim harcamalarının tamamı devlet tarafından karşılanmalı, yetersiz beslenmenin giderek arttığı günümüz koşullarında eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere en az bir öğün yemek ve temiz su verilmelidir. Eğitim bütçesi acilen artırılmalıdır. Eğitim bütçesi başlangıç olarak en az iki kat artırılarak okullara daha fazla kaynak aktarılmalıdır. Eğitime yeterli bütçe ve okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmak sadece bir eğitim politikası meselesi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Eğitimde kamu hizmeti anlayışı güçlendirilmeli ve kamusal eğitim politikaları benimsenmelidir. Eğitimin ticari bir faaliyet değil, toplumsal bir hak olduğu anlayışı benimsenmelidir. Eğitim hakkının önündeki bütün fiziki ve yasal engeller kaldırılmalıdır. Çağdaş ve nitelikçe yeterli bir eğitim hakkından bahsedebilmemiz için eğitim; herkesi kapsamalı, yeterli sürede verilmeli, yaşam boyu ulaşılabilmeli, kamusal bir anlayışla parasız olmalı, içeriğinin çağdaş, bilimsel ve laik olmalı, ana dillerde de yapılabilmelidir
Okullarda verilen eğitimin içerik bakımından dini değil, bilimsel esaslara dayalı olması, eğitimin gerçek anlamda laik ve demokratik bir yapıda örgütlenmesi için tüm emek ve demokrasi güçleriyle birlikte mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.”
Sibel TOPAL